23 Mayıs 2017 Salı

Mektup Arkadaşlığı, En Çok Sorulan Sorular...

Selam herkese!
Bugün en sevdiğim hobilerimden biri olan "Mektup Arkadaşlığı" hakkında konuşacağız.


Mektup Arkadaşı Nereden Bulabiliriz?

En son gönderdiğim mektup.
Aslında her yerden bulabiliriz. Bana göre bunun için tek bir yer yok. İlk mektup arkadaşımı Instagram üzerinden bulmuştum. (İlk mektubumu da 1 Kasım 2014'te göndermişim.)   #mektuparkadaşı #mektuparkadasi #mektuparkadaşlığı #penpalwanted #penpalneeded gibi etiketlerde gönderi paylaşanlara sormuştum. İlk mektup arkadaşım -daha doğrusu biz mektup ablası diyorduk çünkü benden büyüktü- Simanur Abla idi. Kendisi çok çok tatlı biri. Onunla mektuplaşmaya devam etmiyoruz maalesef, benim isteğimle -sınav zamanlarımdaydı sanırsam- mektuplaşmayı bıraktık. 
Instagram'da etiketler dışında başka yollar da var tabii ki. Mektup arkadaşı arayan biri profilinde bununla ilgili fotoğraf paylaşabilir ya da biyografi kısmında mektup arkadaşı aradığını belirtebilir. Siz de bu yolla mektup arkadaşı edinebilirsiniz. :) Veya siz de profilinizde paylaşabilir, biyografinize yazabilirsiniz. Bunlardan haberdar olabilmek için mektup arkadaşlığı için özel oluşturulmuş hesapları takip etmenizi öneririm. -Ben gibi ahauahdjfkdsn-
Sonuncusu da mektup arkadaşı bulabilmeniz için kolaylık sağlayan instagram hesapları. Hesaba birçok kişi kendini tanıtan yazı gönderiyor, hesap da bunu yayınlıyor. Siz de aynı şekilde kendinizi tanıtıp gönderebilirsiniz. Kesinlikle işinizi kolaylaştırır. (Hesaplara göz attığınızda az çok nasıl işlediğini anlayabilirsiniz. :) ) Bu hesaplardan birkaç tanesi:


Sonrasında kullandığım yol Facebook. Aslında Facebook'ta da mektup arkadaşlığı için özel gruplar var. Bunlara da katılıp mektup arkadaşı bulabilirsiniz ama ben kendi arkadaşlarımın bulunduğu bir gruba bu konudan bahsetmiştim. Bu sayede yine Türkiye'nin birçok yerinden mektup arkadaşı edinmiş oldum.

Son olarak ise mektuplaşma sitelerini duymuştum. Daha önce hiçbirini deneyimlemedim maalesef o yüzden bir şey söyleyemeyeceğim.

Mektubun içine neler koyabiliriz?

Bunları madde madde sıralasam da siz aklınıza gelen her şeyi (tabii ki mektuba sığacak, zarar görmeyecek bir şey) koyabilirsiniz. Bu konuyla ilgili ayrı bir yazı yazmak istiyorum bu yüzden özet geçmiş gibi olacak.
En son gönderdiğim paketin içindekiler.
(Aslında bu bir kutu, yani kargo olarak
gönderdim ama fikir olsun diye sizinle paylaşıyorum.)

  • Tabii ki uzuuuuuunca bir mektup. 
  • Sticker, washi sample, minik süsler, bantlar, kartpostallar, zarflar (kısaca kırtasiye ürünleri)
  • Bulunduğunuz ülkenin çayı, kahvesi, minik atıştırmalıkları
  • El yapımı eşyalar (defterler, kitap ayraçları gibi)
  • Minik hediyeler (Anahtarlık, cüzdan, rozet gibi)
  • ...
Ben şimdilik aklıma gelenleri yazdım ama içine koyduğunuz her şey sizin ve karşınızdaki kişinin zevkine kalmış. :) Milyonlarca fikir çıkabilir ortaya, bunlar sadece birkaçı.💖




Mektubu nereden, ne kadara gönderiyoruz?
  • Mektupları PTT'den gönderiyoruz. İlk mektubumu göndermeye gittiğimde PTT'ye gidip görevliye "Mektup göndermek istiyorum." demiştim. Beni yönlendirmişti. Siz de nereden göndereceğinizi bilmiyorsanız görevliye sorun yardımcı oluyorlar. (Bu çok gereksiz bir detay oldu ama neyse.) 
  • Mektup fiyatları için PTT'nin bir listesi var, oradan aldığım ekran resmini bırakıyorum. :) 
Ben genelde kayıtsız göndersem de, kayıtlı her zaman daha güvenlidir.

  • Kayıtsız mektuplar genelde 2 haftada mektup arkadaşınıza ulaşmış oluyor. Ama tabii ki bu sadece ortalama bir süre. 9 haftada İzmir'den İstanbul'a giden mektubum da oldu, 1 haftada Türkiye'den başka bir ülkeye giden mektubum da. O yüzden kesin bir şey söyleyemiyorum.



Bana en çok sorulan sorular bunlardı. Aklınızda soru işareti kaldıysa yorum olarak bekliyorum. :D 
Okuduğunuz için çok teşekkür ederiiiim.
Yeni yazıda görüşmek üzere!!!

|Beste|

20 Mayıs 2017 Cumartesi

Yaratık: Covenant

Selam herkese!
Bugün ilk defa film yorumu giriyorum. Heyecanlıyım :D
Bahsedeceğim film Yaratık: Covenant olacak.

Öncelikle filmin konusu:
Koloni gemisi Covenant’ın mürettebatı galaksinin oldukça uzak bir köşesinde, bir gezegene bağlı keşfedilmemiş cennet olarak varsaydıkları bölgenin aslında karanlık ve çok tehlikeli bir yer olduğunu anlarlar. Buradan kaçışın bir yolunu bulmalıdırlar. Gezegendeki yegane canlı lanetli Prometheus'un keşfinden sonra hayatta kalan 'sentetik' David’dir...
(www.beyazperde.com'dan aldım.)

18 Mayıs'ta filme gittik. Aslında bu filme gitmeden önce izlemem gereken 1 film olduğunu zannediyordum ama izlemem gereken 5 film varmış. Gece 01.00 sularında 5 filmi art arda izlemem imkansızdı sabah kalkıp okula gideceğimi düşünürsek.. Bu yüzden hiçbir filmini izlemedim sadece hakkında bilgi sahibiydim. Ertesi gün Ece'yle sohbet ederken, bir video izlediğini, önceki filmleri izlemeyen birinin bile filmi anlayacağını söyledi. Bunun üzerine 9 kişi filme girdik.


Filmi izlerken bazen sıkılsam da genel olarak iyiydi.
Bazı sahnelerin gereksiz uzatıldığını düşünüyorum. Bence bu benim bu tür filmlerde hemen sonucu almak istememle alakalı. Filmin sonunu tahmin etmiştim o yüzden o da çok sürpriz olmadı. :/
Bu kadar gömdükten sonra iyi yorumlarımı da yapayım. :D  Film gerçekten yaşatmak istediği gerilimi yaşattı.. Öyle sahneler vardı ki yanımda oturan arkadaşımın kulağını tırnakladığımı hatırlıyorum..........
Dediğim gibi benim için genel olarak iyi bir filmdi.

Her ne kadar sonuncu filmini ilk filmi gibi izlemiş olsam da, kesinlikle önceki filmlerini de izleyeceğim.
Bu filme gitmek istiyorsanız ve önceki filmleri izlemediyseniz bence sorun yok izleyebilirsiniz gayet anlaşılıyordu.
 (Birazcık büyük konuştum ama önceki filmleri izledikten sonra burayı güncellerim :D )



Film bitti, eve geldik. Kitapyurdu'nda gezinirken kitabına rastladım. Filmden uyarlama bir kitapmış. Daha önce filmden uyarlanan bir kitap okumadım o yüzden almayı çok istiyorum.


Okuyan varsa görüşlerini benimle paylaşabilir mi?



Okuduğunuz için, vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkürler. :)
Yeni yazıda görüşürüz!
(Bu da çok kısa bir yazı oldu sanki. Bir türlü dengeyi bulamamak :'D )

|Beste|





Tüm bunlar yeni bir hayat için...


13 Mayıs 2017 Cumartesi

Neden "Hepimiz Otomatik Portakalız"?

(Okumaya başlamadan önce, dinlemeye başlayalım. tık.)



Selam! Beste ben, nam-ı diğer hobicraftcenneti :')
Bu blogu neden açtım? Sanırım biraz sıkıntıdan. Daha önce -stardoll oynadığım zamanlar (2012/2013)- Stardoll Style Turkey'de bloggerlik deneyimim olmuştu. Bulabildiğim yazılar: şu ve şu..
Peki neden Beethoven dinletiyorum? Otomatik Portakal okuyan, izleyen anlamıştır. :')

Neden "Hepimiz Otomatik Portakalız" ?

Beni en çok etkileyen kitap&filmlerden biridir Otomatik Portakal. Gerçekten anlayabilen için çok çok çok şey ifade ettiğini düşünüyorum. "Uqueer as a clockwork orange" bu deyiş olabilecek en garip davranışları ve özellikleri bulunduran kişiler için kullanılıyor ve kitap ismini bu deyişten alıyor.
Kitabın arka kapağında yazanlara biraz göz atalım:
"Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum..." -Anthony Burgess
Beni filmi izlemeye teşvik eden şey kitabın arka kapağındaki bu yazıdır. Kitap elimde vardı ama okumak için doğru zaman olmadığını düşünüyordum. Bir gün kafama esti ve filmini izlemeye karar verdim. Önce kitabı okuyayım sonra filmi izleyeyim yoksa aynı tadı alamıyorum diyenlerden değilim. İlk filmini de izlesem, kitabını da okusam aynı hisleri yaşayabiliyorum. -sanırım bu güzel bi' şey.-  O gün filmini izlemeye başladım. İzleyenler bilir giriş sahnesini, açıkçası ondan ürkmedim değil. İzlemek isteyenler olur diye spoiler vermekten korkuyorum ama film bittiğinde "ben ne izledim ya?" falan oldum. Film aşırı rahatsız ediciydi bunu söylemeliyim. İzlediğim film bittikten sonra üzerinde analiz yapmak en sevdiğim şeylerden biri. Otomatik Portakal bittikten sonra da bunu yaptım. O gün bugündür beni en çok etkileyen filmdir. Üzerine 50 tane film izlemiş de olsam hiçbirinde Otomatik Portakal'da etkilendiğim kadar etkilenmemişimdir. Filmi izlediğimden sonraki gece kitabını bitirdim. Evet 1 gecede bitti.. Yine, yeniden o duygu karmaşası. O kadar güzel yazmış ki Burgess, zekasına hayran kaldım. Tabii Kubrick de efsane bir film çıkarmış ortaya.. Hepimiz farkında olmasak da otomatik işleyen bir makine haline getiriliyoruz, hepimiz oldukça garip insanlarız.
Bu yüzden "Hepimiz Otomatik Portakalız".


(Şunu söylemeden de geçemeyeceğim, filmin sonu hiç tatmin edici değildi. Kitaptaki son gibi olmasını dilerdim...)
(Aynı zamanda, filmin ve kitabın herkese hitap ettiğini düşünmüyorum. Ben kısaca bahsettim fakat detaylı araştırmadan almayın ya da izlemeyin, beklentileriniz boşa çıksın istemem.)


Uzunca yazdığım nedenlerden sonra blogda neler göreceğinizden de kısaca bahsedeyim.
Mektuplardan, kırtasiye ürünlerinden, kitaplardan, filmlerden, dizilerden -çok dizi takip etmiyor olsam da- bahsetmeyi düşünüyorum. (Blog yazmaya beni teşvik eden Zehra'm: seviyorum seni.)
Zehra'nın Blog'u.


Bir blog yazısı nasıl bitirilir? Enter. :D
Buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim.
Sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.
Kendinize iyi bakın!!!

|Beste|





What is it gonna be then, eh? 
(Bunu filmlerdeki after credits gibi kabul etmenizi istiyorum. :D)